Bio: Abu Dharr al-Ghafari | أبو ذر الغفاري

Bio: Abu Dharr al-Ghafari

Abu Dharr al Ghafari

أبو ذر الغفاري
d. 32 H. in Rabdha, near Madina
radiya Allah anhu

He lived in Damascus during the caliphate of Sayyiduna ‘Uthman.
He has a maqam in al-Shaghur

English

Abu Dharr al-Ghafari

Scanned from “Companions of The Prophet”, Vol. 1, By: Abdul Wahid Hamid. View on sunnah.org | damas

Jundub ibn Junadah, nicknamed Abu Dharr, was a member of the Ghifari tribe that lived in the Waddan valley outside Makka. He was known for his courage, his calmness and his far-sightedness …

… During the caliphate of Uthman, he stayed in Damascus and saw the Muslims’ concern for the world and their consuming desire for luxury. He was saddened and repelled by this. So Uthman asked him to come to Madinah. At Madinah he was also critical of the people’s pursuit of worldly goods and pleasures and they were critical in turn of his reviling them. Uthman therefore ordered that he should go to Rubdhah, a small village near Madinah. There he stayed far away from people, renouncing their preoccupation with worldly goods and holding on to the legacy of the Prophet and his companions in seeking the everlasting abode of the Hereafter in preference to this transitory world. …

Türkçe

Hz. Ebu Zerr Gifari (r.a.)

Ebu Zer Gifari hazretleri ilk müslüman olanlardandır(5. dir)Allah Resulu onunla ilgili şu sözü buyurmuşlardır ;” Allah Ebu zer’e acısın ki , O,yalnız yaşar ,yalnız ölür ve yalnız haşr olur.” Gerçekten de Ebu Zer hz i yalnız yaşayıp yalnız vefat etmiştir.

Ebû Zer Gıfârî hazretleri, Eshab-ı kiramın meşhurlarından olup, zahidliği, yalnızlığı ve sözünde durmadaki sadakatiyle meşhurdur. Resûlullah efendimize bi’at ederken “Hak teâlânın yolunda hiçbir kötüleyicinin kötülemesine aldanmıyacağına, ne kadar acı olursa olsun daima doğru sözlü olacağına” söz vermişti. Ömrünün sonuna kadar hep böyle kaldı. Bu hususta Resûlullah efendimiz, “Dünyaya Ebû Zer’den daha sadık kimse gelmedi” buyurmuşlardır.

Ebû Zer, dünyaya hiç değer vermezdi. Son derece kanaatkâr, fakir ve yalnız yaşardı. Peygamber efendimiz bu sebeble ona “Mesîh-ül-islâm” lâkabını vermişti. Peygamberimize tam bağlanıp, O’nun sevip, beğendiğini seven, Onun sevmediğini ve beğenmediğini sevmeyen Ebû Zer, Resûlullahın vefâtında da yanında bulunmuştur. Peygamberimizin vefâtından sonra Şam’a çekilip, son derece mahzun ve yalnız yaşadı.ebu zerr 4

Tebük muharebesinde Ebû Zer Gıfârî hazretlerinin devesi pek zayıf ve dayanıksız olduğu için geride kalmıştı. Yolun ortasıda devesi çöküp kalınca, devesinden indi. Eşyasını sırtına yükleyerek orduya yetişti. Alnız başına tenha bir yere oturdu. Peygamberimiz , Hz. Ebû Zer’i böyle tenhada görünce “Allahü teâlâ, yalnız başına yürüyen, yalnız başına vefât edecek olan ve yalnız başına haşrolunacak olan Ebû Zer’e rahmet eylesin” buyurmuşlardır.

Şüphelilerden ve haramlardan son derece sakınırdı. Evinde bir günlük nafakasından fazlasını bulundurmaz, hep fakirlere dağıtırdı. Herkesin böyle yapmasını isterdi. Fakat oranın zenginleri Ebû Zer’in bu durumunu beğenmediler. Oradan gitmesi için Hz. Osman’a mektup ile bildirdiler. Böylece Medine-i Münevvre’ye davet edildi.

Hz. Osman, Şam halkının kendisinden şikayet sebebini sordu. Ebû Zer de hâdiseyi olduğu gibi anlattı. Bunun üzerine Hz. Osman “Yâ Ebâ Zer, halkı zühd yoluna zorla sokmak imkânsızdır. Benim vazifem, onlar arasında Hak teâlâ hazretlerinin emriyle hükmetmek ve onları çalışma, iktisat tarafına teşvik eylemektir.” buyurdu. Sonra Ebû Zer, Resûlullah bana “Binalar Seldağı’na ulaştığı zaman, sen Medine’den ayrıl” diye emretmişlerdi. İzin verirseniz, ben Medine’den gideyim dedi.Hz. Osman müsaade buyurdular ve bir deve sürüsü ile, iki köle verdiler. Yetecek miktarda yiyecek ve hediyeler ile Medine-i Münevvereye yakınlarındaki (ebeze) adındaki köye gitmesini söylediler. Ailesi de Şam’dan buraya gönderildi. Ebû Zer Gıfâr hazretleri buraya bir mescit yaptırdı. Vefât edinceye kadar, gelenlere İslâm dînin öğretti. Adîs-i şerîfler rivâyet eyledi. Kalan ömrünü burada geçirdi ve orada da vefât etti.

“Bana elbise değil kefen lâzım”

Ebû Zer Gıfârî hazretlerinin yalnız, garip bir hayatı oldu. Hayatı gibi vefâtı pek garip oldu. Vefatına yakın hanımı, kendisinin doğru dürüst giyecek bir elbisesi ılmadığı için ona bir elbise aradığında, “Bana elbise değil kefen lâzım” deyip, Resûlullahın kendisine nasıl vefât edeceğini söylediğini bildirdi. “İyi bir haber var, yakında Resûlullaha kavuşacağım” ve “Ey ölüm çabuk gel ruhum Rabbime kavuşmak sevgisiyle çırpınıyor” dedi.ebu zerr 3

Sonra, kızı veya hanımına dönüp, “Dışarıdan gelen olup olmadığını” sordu. Dışarı çıkıp baktıklarında bir şey görünmediğini bildirdiler. Bunun üzerine “Vefât zamanım henüz gelmedi. Şimdi siz bir koyun kesip hazırlayın. Cenazemde sâlih bir topluluk bulunacak. Onlara ikrâm edersiniz. Yemeden gitmemelerini benim tenbih ettiğimi söylersiniz” buyurdu.

Arzusu yerine getirildi. Tekrar kızına veya hanımına dışarı çıkıp gelenlerin olup, olmadığına bakmasını isteyince, dışarı çıktılar. Uzaktan bir topluluğun gelmekte olduğunu görünce içeri grip haberi verdiler.

Bunun üzerine kendisinin kıbleye karşı çevrilmesin istedi. Kıbleye döndükten sonra Hz. Ebû Zer, “Bismillahi ve billahi ve alâ milleti Resûlullah” diyerek ruhunu Hak teâlâya teslim etti. Gelen misafirler karşılanıp Ebû Zer Gıfârî’nin vefât ettiği bildirildi.

Bunlar, “Böyle mübarek bir zâtın cenazesinde bulunmak, Allahü teâlanın bize hususi bir kerem ve lütfudur”, diyerek, Ebû Zer’i gasl, techiz ve tekfin edip namazını kıldılar ve defnettiler. Tam gitmek üzereyken, Ebû Zer Gıfârî size selâm etti, yemek yemeden gitmemenizi tenbih eyeldi diye bildirilince, hepsi oturup yemek yediler. Sonra durumu gidip halifeye bildirdiler. Ebû Zer vefât ettiğinde bir evi, üç koyunu ve birkaç keçisinden başka malı yoktu.

Ebû Zer Gıfârî hazretleri, Peygamberimizden bizzat işiterek ikiyüzseksenbir hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir.

Ebu Zer Gifari hz ‘i ; Hz. Osman devrinde 652 senesinde Medine civarında rebeze denilen köyde vefat etmiştir. İstanbul da Ayvansaray da bulunan yer ise Ebu Zer hz’nin makamıdır.Bu makam Sadrazam Şehid Ali Paşa tarafından 1716 yılında bir rüyadaki işaretle inşa edilen Çınarlıçeşme Mescidinin bitişiğine yaapılmıştır.

Sultan II. Mahmut Han’ın annesi Nakşidil Valide Sultan bu mescid ve makamı 1812 yılında yeniden yaptırmış, burası için bir de vakıf tahsis etmiştir. Bu sebeple buraya Valide camii veya Nakşidil Valide mescidi de denmektedir.Üstü açık bir kabirdir. Yanında türbedarı medfundur. Kapı üzerindeki kitabe de şunlar yazılıdır :

” Habib-i Hazret-i Mevla’nın AShab-ı Güzin’inden
Cenab-ı Bu Zerr-i Gifari nam bir zat-ı alişanebu zerr 6
Stanbul feth olunmazdan mukaddem fi-sebilillah
Gazaya azm ü niyyet eyleyüp ol server-i merdan
Kılup küffara şirane hücum ahir reh-i Hak’da
Şehadet şerbetin nuş eyleyüp kıldı feda-yı can
Makam u medfen-i ashab ba’d-ez feth-i İstanbul
Olup keşfeylediler her birinin kabrini abadan
Mürur-ı ezmineyle bu güzide zat-ı valanın
Der ü divar u sakf-ı medfeni olmuştu pek viran
Olup tevfika mazhar bu makam u mescid-i paki
Yeniden kıldı inşa Valide Sultan-ı Mahmud Han
Resulullah’a ta’zimen kılup ashabına hürmet
Zehi hayr eyledi ol mehd-i ulya-yı kerem bünyan
Huda hem zatını hem nur-ı çeşmi Han Mahmud’u
Kıla her halde mahfuz u setr-i dide udvan
O şahın sayesin dur etmeyüp fark-ı ibadından
Serir-i saltanatda müstedam-ı ömr ede Sübhan
Sezadır yazsa Vasıf bendesi bir mısra-ı tarih
Bu ali meşhedi yaptırdı ra’na Valide Sultan
1227 ”

Mezar taşındaki kitabde de şu satırlar yazılıdır ;

” Haza merkad-i şerif
Ashab-ı Kiramdan olan
Hazret-i Ebu Zerr-i Gifari
Radıyallahu Teala anh bi -şefa’atihi
Ebu Zerr-i Gifari asitanı
Ziyaret eyle adabile anı
Dahi her kim bu nazm-ı dil-güşaya
Nazar ide elin açup duaya
Şurütiyle dua eylese bir kul
Ede ol Kaziyü’l-hacat makbul ”

Kaynaklar :
İslam Alimleri Ansiklopedisi , Türkiye Gazetesi
İstanbul’da Bulunan Ashab-ı Kiram kabir ve makamları ; Cafer E. Babadağlı ; Sarayburnu Kitaplı

عربي

أبو ذر الغفاري
أبو ذر واسمه جندب بن جنادة الغفاري الكناني (صلى الله عليه وسلم) أحد أكابر أصحاب رسول الله وهو رابع وقيل خامس من دخل في الإسلام وهو أول من حيا رسول الله بتحية الإسلام وأحد الذين جهروا بالإسلام في مكة قبل الهجرة ولقي في ذلك بلاء عظيما من قريش.

النسب
هو جندب بن جنادة بن سفيان بن عبيد بن حرام من غفار بن مليل بن ضمرة بن بكر بن عبد مناة بن كنانة بن خزيمة بن مدركة بن إلياس بن مضر بن نزار بن معد بن عدنان، الغفاري الكناني من بني غفار من قبيلة بني كنانة ويجتمع نسبه مع الرسول محمد بن عبد الله في كنانة بن خزيمة. واختلف في اسمه فقيل أنه جندب بن السكن و قيل بريرة بن جنادة ولكن المشهور أنه جندب بن جنادة.

قبل الإسلام
كان أبو ذر ذو بصيرة، وممن يتمردون على عبادة الأصنام، ويذهبون إلى الايمان بإله خالق عظيم، فما أن سمع عن الدين الجديد حتى شد الرحال إلى مكة.

المظهر و الشكل
كان أبو ذر آدم طويلا أبيض الرأس واللحية، أسمر اللون نحيفًا [1].

إسلامه
أسلم بمكة قديما وقال كنت في الإسلام رابعًا ورجع إلى بلاد قومه فأقام بها حتى مضت بدر وأحد والخندق ثم قدم المدينة.

ويروي أبو ذر قصة إسلامه في الحديث الذي رواه البخاري عن ابن عباس (صلى الله عليه وسلم) قال: ألا أخبركم بإسلام أبي ذر؟ قال: قلنا بلى. قال: قال أبو ذر : قد صليت قبل أن ألقى رسول الله — . بثلاث سنين .قلت : لمن ؟ قال : لله . قلت : أين توجه ؟ قال : حيث وجهني الله ، أصلي عشاء حتى إذا كان من آخر الليل ألقيت كأني خفاء حتى تعلوني الشمس وقد كنت رجلا من غفار فبلغني من أخي أنيس أن رجلا قد خرج بمكة يزعم أنه نبي فقلت لأخي انطلق إلى هذا الرجل كلمه وإتني بخبره فانطلق فلقيه ثم رجع فقلت ما عندك فقال والله لقد رأيت رجلا يأمر بالخير وينهى عن الشر قلت : فما يقول الناس ؟ قال : يقولون : شاعر ، كاهن ، ساحر . قال : وكان أنيس أحد الشعـراء ، فقال : لقد سمعت قول الكهنة ، وما هو بقولهم ، ولقد وضعت قوله على أقوال الشعراء فما يلتئم على لسان أحد أنه شعر ، والله إنه لصادق ، وإنهم لكاذبون ! فقلت له: لم تشفني من الخبر فأخذت جرابًا وعصا ثم أقبلت إلى مكة فجعلت لا أعرفه وأكره أن أسأل عنه وأشرب من ماء زمزم وأكون في المسجد قال فمر بي علي فقال كأن الرجل غريب قال: قلت: نعم. قال فانطلق إلى المنزل قال فانطلقت معه لا يسألني عن شيء ولا أخبره فلما أصبحت غدوت إلى المسجد لأسأل عنه، وليس أحد يخبرني عنه بشيء. قال فمر بي علي فقال: أما آن للرجل أن يعرف منزله بعد. قال: قلت لا. قال: انطلق معي قال: فقال ما أمرَّك وما أقدمك هذه البلدة؟ قال: قلت له إن كتمت عليَّ أخبرتك قال: فإني أفعل، قال: قلت له بلغنا أنه قد خرج ها هنا رجل يزعم أنه نبي فأرسلت أخي ليكلمه فرجع ولم يشفني من الخبر فأردت أن ألقاه.

فقال له: أما إنك قد رشدت هذا وجهي إليه فاتبعني ادخل حيث أدخل فإني إن رأيت أحدا أخافه عليك قمت إلى الحائط كأني أصلح نعلي وامض أنت فمضى ومضيت معه حتى دخل ودخلت معه على النبي فقلت له: اعرض علي الإسلام فعرضه فأسلمت مكاني فقال لي يا أباذر اكتم هذا الأمر وارجع إلى بلدك فإذا بلغك ظهورنا فأقبل فقلت والذي بعثك بالحق لأصرخن بها بين أظهرهم فجاء إلى المسجد وقريش فيه فقال يا معشر قريش إني أشهد أن لا إله إلا الله وأشهد أن محمدا عبده ورسوله، فقالوا قوموا إلى هذا الصابئ فقاموا فضربت لأموت، فأدركني العباس فأكب علي ثم أقبل عليهم فقال: ويلكم تقتلون رجلا من غفار ومتجركم وممركم على غفار؟! فأقلعوا عني فلما أن أصبحت الغد رجعت فقلت مثل ما قلت بالأمس فقالوا قوموا إلى هذا الصابئ فصنع بي مثل ما صنع بالأمس وأدركني العباس فأكب علي وقال مثل مقالته بالأمس قال فكان هذا أول إسلام أبي ذر.

تركت هذه الحادثة أثراً سلبياً على نفسية أبي ذر، وعاهد نفسه أن يثأر من قريش، فخرج وأقام بـ”عسفان”، وكلما أقبلت عير لقريش يحملون الطعام، يعترضهم ويجبرهم على إلقاء أحمالهم، فيقول أبو ذر لهم: لا يمس أحد حبة ‏حتى تقولوا لا إله إلا الله، فيقولون لا إله إلاّ الله، ويأخذون ما لهم.‏

أهم ملامح شخصيته
الزهد الشديد والتواضع
كان من أوعية العلم المبرزين في الزهد والورع والقول الحق سئل علي عن أبي ذَرّ فقال ذلك رجل وعى علما عجز عنه الناس ثم أوكأ عليه فلم يخرج شيئا منه… وروى عن النبي أنه قال: ” أبو ذَرّ في أمتي شبيه عيسى بن مريم في زهده “. وبعضهم يرويه: “من سره أن ينظر إلى تواضع عيسى بن مريم فلينظر إلى أبي ذَرّ”

ومرّ فتى على عمر بن الخطاب ، فقال عمر: نعم الفتى، فتبعه أبو ذَرّ فقال: يا فتى استغفر لي، فقال: يا أبا ذَرّ أستغفر لك وأنت صاحب رسول الله ، قال: استغفر لي، قال: لا أو تخبرني، فقال: إنك مررت على عمر فقال: نعم الفتى، وإني سمعت رسول الله يقول: “إن الله جعل الحق على لسان عمر وقلبه”

وقيل لأبي ذرٍّ ألا تتخذ أرضا كما اتخذ طلحة والزبير؟ فقال: وما أصنع بأن أكون أميرا وإنما يكفيني كل يوم شربة من ماء أو نبيذ أو لبن وفي الجمعة قفيز من قمح.

وعن أبي ذَرّ قال: “كان قوتي على عهد رسول الله صاعا من التمر فلست بزائد عليه حتى ألقى الله”.

صدق اللهجة
قال أبو ذَرّ: قال لي رسول الله : “ما تقلّ الغبراء ولا تظل الخضراء على ذي لهجة أصدق وأوفي من أبي ذَرّ، شبيه عيسى بن مريم” قال: فقام عمر بن الخطاب فقال: يا نبي الله أفنعرف ذلك له قال: “نعم فاعرفوا له”.

الحرص على الجهاد رغم الصعوبات
عن عبد الله بن مسعود قال: لما سار رسول الله إلى تبوك جعل لا يزال يتخلف الرجل فيقولون يا رسول الله تخلف فلان فيقول دعوه إن يك فيه خير فسيلحقه الله بكم وإن يك غير ذلك فقد أراحكم الله منه حتى قيل يا رسول الله تخلف أبو ذَرّ وأبطأ به بعيره فقال رسول الله دعوه إن يك فيه خير فسيلحقه الله بكم وإن يك غير ذلك فقد أراحكم الله منه فتلوم أبو ذَرّ على بعيره فأبطأ عليه فلما أبطأ عليه أخذ متاعه فجعله على ظهره فخرج يتبع رسول الله ماشيا ونزل رسول الله في بعض منازله ونظر ناظر من المسلمين فقال يا رسول الله هذا رجل يمشي على الطريق فقال رسول الله كن أبا ذَرّ فلما تأمله القوم قالوا يا رسول الله هو والله أبو ذَرّ فقال رسول الله رحم الله أبا ذَرّ يمشي وحده ويموت وحده ويبعث وحده…

وفاته
وقد ورد أنه خرج مع رسول الله في غزوة تبوك وكانت راحلته كبيرة فتأخرت في السير فتركها وحمل متاعه وسار خلف الركب فلما أبصره رسول الله قال : رحم الله أبا ذر يمشي وحده ويموت وحده ويدفن وحده ويبعث وحده.

فبقي في (الربذة) حتى جاءت سكرات الموت لأبي ذر الغفاري، وبجواره زوجته تبكي، فيسألها: (فيم البكاء والموت حق؟)… فتجيبه بأنها تبكي: (لأنك تموت، وليس عندي ثوب يسعك كفنا !)… فيبتسم ويطمئنها ويقول لها: لا تبكي، فاني سمعت رسول الله ذات يوم وأنا عنده في نفر من أصحابه يقول: (ليموتن رجل منكم بفلاة من الأرض، تشهده عصابة من المؤمنين). وكل من كان معي في ذلك المجلس مات في جماعة وقرية، ولم يبق منهم غيري، وهأنذا بالفلاة أموت، فراقبي الطريق فستطلع علينا عصابة من المؤمنين، فاني والله ما كذبت ولا كذبت) وروي أنه قال لزوجته وغلامه: ((اغسلاني وكفناني وضعاني على قارعة الطريق ، فأول ركب يمر بكم قولوا : هذا أبو ذر ، فأعينونا عليه)). وبعد أن فاضت روحه إلى الله، فعلوا ما أمرهم به ولم ينتبهوا إلا وصاحب رسول الله عبد الله بن مسعود الهذلي يمر عليهم في نفر معه فلما رآه عبد الله بكى واسترجع وقال : صدق رسول الله: تمشي وحدك ، وتموت وحدك ، وتبعث وحدك ومن ثم صلوا عليه وواروه الثرى [1].

توفي أبو ذر سنة اثنتين وثلاثين 32 هـ بالربذة وقيل بشهر ذي الحجة وقيل سنة 31 هـ ، وصلى عليه عبد الله بن مسعود؛ ثم حمل عياله إلى عثمان بن عفان بالمدينة، فضم ابنته إلى عياله، وقال: يرحم الله أبا ذر.

________________________

[1] بن سعد : الطبقات الكبرى eman.com

Maqams

Maqam in Damascus

 
null Mosque of Sayyiduna Abu Dharr in Shaghour
ziarat bmk ~2010


Maqams in other places

 
Abu Dharr, Egypt Maqam of Sayyiduna Abu Dharr al Ghafari in Egypt
Photo and more info in Arabic: msobieh.com


Maqam in Jordan
Photo from: petra.gov.jo
لصحابي الجليل أبو ذر الغفاري الذي يركن مقامه( مكان عبادته) في منطقة (السحيلة) إلى الغرب من بلدة ذيبان في محافظة مأدبا ، والذي أقام فيه عند عودته من الشام عدة سنوات بقصد التعبد ، ولم يرافقه في هذا المكان سوى زوجته إلى أن غادره إلى الجزيرة العربية عندما اشتد عليه المرض عام (41هـ)


Abu Dharr, Istanbul

Abu Dharr, Istanbul

Maqam in
Istanbul
Photo:
evliyalar.net



Ziyarat damas 2017

Refs

Istanbul Ziyarat: evliyalar.net

Damas Cultural Society © 2007, 2017


Related Posts

None found